14 Mart 2011 Pazartesi

Bekaret Üzerine

İlk önce "bekaret" in kelime anlamına bakmak gerekir sanırım.
Bekaret nedir?
Sorulması gereken ilk soru bu. Ben de TDK'ya sordum;

1- Kızlık
2- Saflık, temizlik, masumluk
3- Sanat ve düşüncede özgünlük, yenilik
4- Doğallık, tazelik

Burada daha çok ilk iki anlamını irdeleyebildiğim kadar irdeleyecem. Zaten toplumumuzda da daha çok bu iki anlamı kullanılır.

Peki neden bu konu üzerinde konuşulmalı? Çünkü kadının ikinci plana itilişi bu kavramla birlikte daha da çok ön plana çıkmaktadır. Bekaret bugün ülkemde sadece kadınlar için kullanılan bir kavramdır. Yani kadında var olan kızlık zarının yırtılıp yırtılmamasıyla alakalı bir durumdur. Kızlık zarının yırtılması ise toplum terminolojisinde cinsel ilişkiyle bağdaştırılmıştır. Bekaret ise bu ilişki sonucunda kaybedilecek bir olgudur. Erkeklerin ise kaybedecekleri bir şey yoktur. Bekareti kaybetmek kadına özgüdür. Yalnızca bu bilgi bile toplumumuzun nasıl bir ataerkil toplum olduğunu görmemiz için yeterlidir.


Bekarete önem atfeden insanların büyük bir çoğunluğunun savunduğu görüş kısaca;

"Erkeklerin cinsel ilişkiye evlilik öncesi girebileceği, ancak kadınların giremeyeceğidir."

Bu düşünce yapısının akla gelen ilk sorunsalı erkeklerin kimlerle, neylerle ilişkiye gireceği sorunsalıdır. Diğer erkeklerle mi, hayvanlarla mı, kendileriyle mi?

İkinci problem ise, yasaklanmış ilişkilerin erkekler için bir koz olarak kullanılabiliyor olmasıdır. Biyolojik açıdan cinsellik deneyimini yaşama çağına gelmiş bir kadın, cinselliği tecrübe etmek istemesenden daha doğal bir istek olamaz. Kadının çevre baskısından dolayı bu ilişkiyi çevreden saklama ihtiyacı, erkek tarafından şantaj malzemesi olarak geri dönebilmektedir. Ve ya erkeğin kadını terkedişi sonrası, kadının toplumsal normlar yüzünden sahip olduğu temizliğini ve saflığını kaybettiği düşüncesi, kadını intihara kadar sürükleyebilmektedir. Bu sebeplerden dolayı ülkemiz kıskançlık ve namus cinayetleriyle çokça karşılaşmaktadır. Hiç bir namus kavramı, bir insanın hayatından daha önemli olamaz, olmamalı da.

Başka bir sorunsa, deneyim ve cinsel bilgisizlik sorunu. Evlilik sonrası bir çok aile cinsel bilgisizlik yüzünden zor durumlarda kalmakta, olamayacak yollardan olamayacak ilişkiler deneyerek zor durumlarda kalmaktadırlar. Yanlış cinsellik yatakta mutsuzluğa yol açacağı gibi evliliğin de huzurunu kaçırmaktadır. Bu durumda kadına şiddet, erkeğin kendine güvensizliği gibi sonuçlara yol açmaktadır.

Diğer bir anlamıyla bekareti ele alırsak, o anlamının daha da saçma oldugunu kolayca anlarız. Bekaret kavramının sadece zar üzerine kurulmuş bir mantığı(!) vardır. Yani anal, oral sekslerle, sürtünme yoluyla zevklenme gibi yöntemler bekaretin kaybedilmesi(!) için birer neden değillerdir. Kısacası tek sefer yapacağınız vajinal seksin kadınları kirlettiği düşünülürken, yüzlerce kişiyle yapacağınız diğer cinsellik aktiviteleri kirlenmenize neden olmaz. Ne doğru bir mantık(!)

Toplumumuzdaki erkek egemenliğinin kendini gösterdiği konulardan en belirgini cinselliktir. Yattığı kadın sayısıyla övünen erkek, kendisi gibi olan bir kadına ise "orospu", "kaşar" gibi kelimeler kullanmakta bir sakınca görmez.

Bu kendini bilmez ataerkil toplum ürünü öküzümsülere söylenecek iki kelimeyi bile ziyan olmuş sayarım. Öküzümsü diyorum, çünkü öküz demeyi bile öküzlere haksızlık olarak görüyorum.

Tabiki kimseyi cinselliğe zorlamak gibi bir düşüncem olamaz. Bir insanın evlilik öncesi cinselliğe karşı oluşunu da anlayabilirim. Ancak bu düşünce bana serbest kadına yasak anlayışıyla olamaz.

Kısacası kadınların erkek egemenliğinden kurtulması için değiştirmesi gereken konulardan bir tanesi bekaret konusudur.

Temizlik zarlarda değil, düşüncede, akılda, vicdanda olur. Kadını bir meta olarak görmekten vazgeçtiğimiz gün bekaret kelimesi de unutulup gidecektir.