9 Haziran 2012 Cumartesi

Seçim Hakkı Mı, Yaşam Hakkı Mı?

Kürtajın yasaklanmasından yana değilim, hiçbir şeyin yasaklanmasından yana olmadığım gibi. Yasaksız ve hatta yasasız bir toplum hayal ediyorum. Sadece, kürtajı kadının seçim hakkı olarak gören insanların(ki çoğunluğu çoğu zaman görüşlerimin ortaklaştığı sosyal demokratlar, sosyalistler, feministlerdir) sırf "RTE" kürtaj yasaklanmalı dediği için kürtajsever bir konuma kendilerini itilmiş bulduklarını düşünüyorum. Feministler de dahil hemen her kadın, kürtajı kadının seçim hakkı olarak savunurken yine de kürtajdan; istenmeyen durum, zoraki alınan karar, hiçbir kadının güle oynaya yaptırmaya gitmediği bir operasyon olarak bahsederler. Bu bahsin ardından benim aklıma gelen ilk şey "madem bu kadar kötü, o halde olabildiğince azaltmak lazım" oldu. Yasakların hiçbir zaman yasaklanmak isteneni ortadan kaldırdığına şahit olmadım. Olsa olsa var olanın kalitesini düşürür, var olanı gizli kapıların ardına atar. Bu da daha fazla insanın yasaklanmak istenen eylemden dolayı zarar görmesine neden olur.

Yine de sadece bu sebeple kadının seçim hakkını savunmak doğru değildir. Birisi çıkıp, devlet hırsızlığı da engelleyemiyor, serbest bıraksın ihtiyacı olan ihtiyacı olduğu şeyi çalsın, ne çalarken hırsız birilerini öldürsün ne de birileri hırsızı öldürsün diyebilir(ki bana göre esasında hırsızlık da serbest olmalı ancak bu başka bir başlığın konusu) ya da yazık hırsızlara, pencerelere duvarlara gece vakti tırmanıyorlar, düşüp oralarını buralarını kırıyorlar, serbest olsun da rahat rahat kapıdan girip çıksınlar diyebilir. Devlet sırf bir şeyi yasakladığı zaman engelleyemiyor diye yasaklamaktan vazgeçilmez. Zaten kürtajı yasaklayarak bitiremezsiniz diyenlerin de, yasaklanarak bitmesi gibi bir derdi yok. Yani yarın bir gün devlet ciddi bir kürtaj denetim timi oluştursa, kürtajı yasakladım ve tek bir kürtaj yaşanmasına dahi izin vermeyecem dese, kadının seçim hakkını savunanlar, "aa bak şimdi kürtaj yasaklanabilir" diyecekler mi? Tabi ki hayır. O halde masanın üzerindeki kalabalığı birazcık azaltalım. Yasaklansa dahi kürtajın engellenemeyeceğiinden dolayı kürtajın yasaklanmaması gerektiği söylemi içi de dışı da boş bir söylemdir. İçi de dışı da boş olmayan söylemlere eğilelim.

Yasakları savunmadığımı daha önce söylemiştim, bunun nedenine dair bir kaç şey söylemekte fayda var. En basitinden hiçbir yasak, insanların iç yapısını değştirmeye yönelik değil, onları dalkavuklaştırmaya, sahtekarlaştırmaya yöneliktir. Bir hükümet kolayca kendisi için yanlış olan bir eylemi yasaklayabilir, bu yasağa uymayanların ceza almasını sağlayacak yasaları da oluşturabilir. Peki bu yasak insana ne kazandırır? Bir insan sadece 30 yıl içerde yatacağını düşündüğü için katil olmuyorsa, bu insanın bir katilden ne kadar farkı vardır? İnsanların tecavüzcü olmasına neden olan sosyolojik, psikolojik, kültürel nedenleri ortadan kaldırmadan tecavüzü yanlış olarak belirleyip, buna bir yasak getirmenin çözüm olduğu söylenebilir mi? Evet, fiili olarak tecavüzler azalır. Ama akli-vicdani olarak tecavüzcüler azalmaz. Tecavüzcüleri azaltacak olan yasaklar değil, tecavüzcünün tecavüzcü olmasına neden olan ögelerin ortadan kaldırılmasıdır. Yasakları sadece çözüm olmadığı gerekçesiyle değil, aynı zamanda birbirinin aynısı, dogmatik kafalı bireyler üretmeye neden olduğu için de doğru bulmuyorum. Tesadüfen Türkiye'de doğan bir çocuğun uyması gereken kurallarla, tesadüfen Somali'de doğan çocuğun uyması gereken kuralların farklı oluşunu doğru bulmuyorum. Doğru bulmadığım uyulması gereken kuralların farklı olması değil, farklı kuralların uyulması gereken olarak belirlenmesi. İki insan da sadece birer insan olarak doğuyor, ancak daha sonra bir Somaliliyle bir Türkiyeli haline geliyor. Yasaklar hem dogmatikleştiriyor, hem de bölüyor.

Bu yüzden bir kürtaj yasağına kürtaj bahsinden değil, sadece yasak bahsinden bile karşı olmak durumunda oluyorum. Öncelikle bunun altını çizmemde fayda var. Zira daha sonra gelebilecek bir çok "saçma" soruyla uğraşmak istemiyorum. Tarafımı net bir şekilde çiziyorum.

Kürtajı kadının seçim hakkı üzerinden savunan insanların söylediklerine dikkat etmekte fayda var; iş kariyeri, eğitim kariyeri, evli olmama hali(toplum baskısı), töre baskısı, maddi yetersizlik, manevi yetersizlik, fiziki deformasyon endişesi, psikolojik deformasyon endişesi... Kadınların seçim hakkına tabi ki önem veriyorum. Ama kadınlar bu bizim seçim hakkımız, benim bedenim benim kararım derken, aslında bir yandan seçimlerini kapitalizme bir yandan da ataerkil sisteme göre belirliyorlar. Gemi batıyor, kadınlar dümeni kurtarmak derdinde.

Kürtaj bir seçim hakkı mıdır? Bana göre her şey bir seçim hakkıdır. Ancak kendimce bazılarını etik bulurum, bazılarını bulmam. Etik bulmadıklarımın da yasaklanmasını değil ancak minimum seviyeye nasıl indirilebileceğinin tartışılmasını isterim. Hiç kimsenin bir kürtaj olayım da kendime geleyim dediğini zannetmiyorum, hiç kimsenin kürtaj olmak için hamile kaldığını da düşünmüyorum. O halde kürtajseverlik yapıyormuş gibi konuşmayalım. Önce istemsiz hamileliğin önüne geçmek için her türlü önlemi alalım. Arkasından kürtaj olma nedenlerini ortadan kaldırmaya çalışalım. Maddi yetersizlik mi? Maddi yeterlilik sağlayalım. Evli değilim elalem ne der baskısı mı? Ataerkillikle mücadele edelim. Vücudum bozulur kaygısı mı? Pornografinin güzellik anlayışına direnelim. Anne olmak için kendini yetersiz görme hali mi? Evet, annelik görevini devletin alıp alamayacağını tartışalım. Kadının elinden seçim hakkını almayalım, sadece seçim hakkını neden kürtajdan yana kullandıklarını anlayıp, kavrayıp, ne gibi durumlarda kürtajdan yana kullanmayacaklarına dair bir yol çizip adımlar atalım. Ondan sonra isteyen, ben zevk için kürtaj yaptırıyorum arkadaş diyerek kürtaj yine olabilsin, buna karışmayalım.