18 Temmuz 2012 Çarşamba

Doğru Yaşama Kınama

Her insanın kendine ait doğru yaşam kavramı vardır. Birbirindne farklı iki insanın, hatta aynı anda var olmayan aynı insanın birbirinin aynı iki doğru yaşamı var olamaz. Ancak birbirinden farkı çok küçük olduğundan dolayı, bu farkı yok sayabileceğimiz durumlar vardır. Ve bu yoksayabilme ihtimalindne yola çıkarak toplumsal bir doğru yaşama ulaşırız.

Doğru yaşam bizim toplumumuzda oldukça basittir. En iyi okulları en iyi derecelerle en kısa zamanda bitirip, en kısa zamanda evlenerek en kısa zamanda çocuğu doğur(t)makla ilgilidir. Bu doğru yaşamI devam ettirme isteği oldukça basit maddi isteklerle süslenmiştir. Doğru yaşamı savunarak aile olmaya adım atmış erkek ve kadın; daha iyi bir ev için, daha iyi bir araba için, daha iyi bir elektrikli süpürge için, daha iyi bir çocuk gelişimi için, daha iyi tatiller için, daha iyi arkadaşlar için çalışmak zorundadır. Bu yüzden de çalışmayı kutsarlar. Yani doğru yaşam; en kısa zamanda en iyi statüye ulaşmak ve statü üstünlüğünü kullanarak olabilecek en üst statüdeki insanla evlenmek sonucunda oluşan birlikteliğin her zaman daha iyiye doğru gitmesidir. Bu da her zaman çalışmanın kutsanması anlamına gelir.

Bu başlıkta çalışmama hakkından, ya da çok çalışmanın dezavantajlarından bahsedecek değilim. İnsanlar yukarıda üstünkörü anlattığım yaşam biçimini doğru yaşam formu olarak kabul etmekte baskıcı kültür altındaki kıstlı düşünüş alanında özgürce seçme hakkına sahipler. Sorun bu haktan sonra başlıyor. Bu yaşam biçimini doğru olarak kabul eden insanlar kültürel bir faşizm duygusuyla bu yaşam biçimini doğru kabul etmeyenlere yüklenmeye başlıyorlar. Daha iyi bir iş istemeyene azimden yoksun, daha iyi bir ev istemeyene karaktersiz, daha iyi bir elektrikli süpürge için çalışmayana serseri diyorlar.

Evet, bu doğru yaşam biçimini kabul etmeyen benim gibiler serseri olabilir, karaktersiz, azimsiz, haysiyetsiz olabilir. Ancak bunların hepsi bireysel bir seçimin ürünüdür. Söylediklerinizi doğru kabul edecek dahi olsam, serserilik, karaktersizlik, haysiyetsizlik bilinçli bir seçim olduğu sürece, bir başka bireyin karışabileceği bir durum değildir diyebilirim. Yani kısacası dostlar; ömür bireyseldir, toplumsal bunalımlara, abukluklara, saçmalıklara peşkeş çekilemez. Kültürel faşizmden herkes mutlaka payını alır, önemli olan buna boyun eğmemektir.