Erkekçi dünyanın erkekçi zihniyetinin erkekçi uygulamalarından biri de her daim kadına küfredilmesinin her bireye yayılmış olmasıdır. Erkek erkeği döver, dayak yiyen erkek de anaya, bacıya söver dayak atan erkek de anaya bacıya söver. Seni sikerim demek küfürdür, hakarettir. Dünyanın en zevkli eylemlerinden biri belki de birincisi, hakaret etmenin yöntemi haline gelmiştir. Çünkü erkekler siker, kadınlar sikilir. Sikilme hali bir erkeğin yani güçlü olanın kadınsılaşması yani güçsüzleşmesi olarak kabul edilir. Sikme ve sikilme hali; ancak aklı başında birinin aklı başında olmayan biriyle yaptığı seks için kullanılabilecek bir kavramdır. Aklı başında olan iki insanın yaptığı seks; her iki bireyin duruma göre ikiden fazla bireyin birbirlerini siktikleri eylemdir. Yani güzel kardeşim; erkek de siker,kadın da siker. Ortadan sikilen yoktur. İlla ortada bir sikilen olsun istiyorsan, git kendine kedi, köpek, eşek filan ayarla. O zaman bir sikilenden bahsedebiliriz.
Sevgililik günümüzde tek kişiye bağlanıp kalma olarak kabul edilmiş durumda. E madem sevgililik tek kişiye bağlanıp kalma hali, peki neden evlilik var? Zaten sevgili olunca tek kişiyle takılacaksak, evlenmek neden? Evliliğin nedeni, kendini tek bir kişiye zincirlime olayı filan değildir, evlilik temel iki nedenden ötürü vardır. Bir tanesi elalem ne der kaygısı, bir diğeri de beni kolayca terkedip gidemesin, sürünsün orospu çocuğu düşüncesidir. İnsanlar bu iki nedenden başka bir nedenden dolayı "gerçek" evlilik yapmazlar. Tamam biliyorum din diye bir şey var, ama o da elalem ne der kısmına giriyor be gözüm.
Kadınların mağaza mağaza dolaşması, evden çıkarken saatlerce süslenip, üstüne başına dikkat etmesi boş yere değildir. Kadının bunlardan başka sunabileceği bir şey yoktur. Ne muhabbet edebilir doğru düzgün, ne de fikir üretebilir. Aklı zaten eksiktir, ne kadar entelektüel olabilir? Bu sebeplerden dolayı bir yere gitmeden önce bir kadını saatlerce beklediniz diye kızmayın, elinde olan bir şey değil, eli buna mahkum. Bir de bunun tersini savunanlar vardır; kadın erkek bunlara önem verdiği için bunları yapıyor, dolayısıyla erkeklerin aşırı aptallığı kadınları saatlerce dış görünüşüyle ilgilenmeye itiyor derler. E madem erkekler bu kadar aptal, siz niye daha aptal olup, erkeklerin istekleri için şekilden şekle giren maymunlar oldunuz ki? Mal mısınız, zekasız mısınız?
Eşcinselleri seviyorum, nesli tükenmekte olan beyaz kaplanları sevdiğim gibi seviyorum. Nesli tükenmekte olan insanlar gibi gelmişlerdir bana her zaman. Genelde de "insanlık" kavramının onlardan türediğini düşüneceğim kadar insandırlar. Bu eşcinsellerin sevmediğim bir tarafları var; çevrelerindeki hemen hemen herkesi eşcinsel olarak görme huyları. Küçükken bir erkekle mi öpüşmüşüm, tamam, kesin eşcinselim. Küçükken bir erkeğe pipimi mi göstermişim, tamam, kesin eşcinselim. Tüm bunları önemsemiyorum, bir eşcinsel çıksın, istediği kadar her türlü eşcinsel temastan bir eşcinsellik çıkarmayı becersin. Umrumda bile değil. Ama bir eşcinselin tüm duyguları bir kenara bırakıp tamamiyle fiziksel dürtülerle bir erkeğin götüne boşalmayı eşcinsellik olarak adlandırmasını da doğru bulmuyorum. Eşcinseller genelde heteroseksüeller için iğreniyor olsan benimleyken sikin kalkmazdı, amın sulanmazdı derler. E iğrenmediğine göre de kesin eşcinselsin derler. Hani bir şeyi ya arzuluyorsundur, ya da iğreniyorsundur sanki. Ortası olamazmış gibi konuşurlar. Eliyle tatmin olabilen herkes, kendi hemcinsiyle de tatmin olabilir. Bu tatmin olma yöntemini engelleyen tek şey toplumsal normlardır. Bir kadın beni yalamaya başladı ama ben hiç zevk almadım diyen kadın ya yalan söylüyordur, ya da gerçek mana da hastadır. kendimizi kandırmayalım, toplumsal baskıdan sıyrılan herkes biseksüeldir. Aksi akılsal tutsaklıklarla açıklanabilir.
İnsan evladı hayvandan beterdir. Bunu bugüne kadar anlamamış olan insanların sayısı, neden hayvandan daha beter olduğumuzun göstergelerinden bir tanesidir. Bugüne kadar tek bir canli yoktur ki, dünyanın varlığını tehdit etsin. Bugüne kadar tek bir canlı yoktur ki, sadece daha üst bir seviyede görünmek için başkasının canına son versin. Bugüne kadar tek bir canlı yoktur ki, sevişmeyi küfür olarak kullanabilsin. Bunların hepsini yapabilmiş tek canlı türü biziz. E hala neyin övünmesinde neyin gururlanmasındayız? Hayvanlar gibi yaşamayı kötüleriz, hayvanlığı kötüleriz, hayvanca seksi bile kötüleriz; ama kimimiz günlüğü on bin liralık evlerde kalırken kimimizi sokakta bırakmayı da iyi biliriz, kimimiz insanca olduğunu söyleyip birbirimizi sadece kendi kıçımızdan uydurduğumuz sınırları korumak için ölecek olanları cepheye göndermekle meşgulken kimimizi de cepheye sürecek argümanlara sahip oluruz, kimimiz insanlara tecavüz ederken tecavüz edilenlere hala insanca seksi öğretmeye çalışırız. Bu kadar da "ukala" varlıklarız.
Ülkemizde açlık grevini ölüm orucuna evriltmek üzere olan insanlar var. Ülkemizde kendini müslüman olarak tanımlayan insanlar da var. Ve yine ülkemizde Kurban Bayramı diye bir bayram var. Kurban kim, kurbanın olduğu yerde bayram olabilir mi gibi soruları bir kenara bırakıp sadece müslümanların çoğunlukta olduğu bir bölgede bireyin aç insanları hatırlamayıp mangal yakabiliyor olması nasıl mümkün olabilir sorusunu sormak olacak benim derdim. Gerçekten bu mümkün müdür? Açlık grevleri, ölüm oruçları tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de can aldı, sakat bıraktı. Göz göre göre bir insanın yitip gitmesine eyvallah demek, olsa olsa canilerin, zalimlerin işidir. İnsanlar her geçen gün yitip gidiyorlar, her geçen gün daha da ölüyorlar. Yavaş ve sancılı bir ölüm bu ve bir o kadar da çabuk. Ölüm orucuna giren insanların ölmesi çok uzak bir ihtimal değil, ancak ölüm orucuna seyirci kalanların, seyredip de harekete geçmeyenlerin yaşayabilmesi oldukça uzak bir ihtimal. Apo avukatlarıyla görüşebilsin, Apo yakınlarıyla görüşebilsin diyerek bir çok insan açlık grevine girdi. Bu açlık grevleri için kimileri PKK'nın isteği dedi. Hiç mi aklınız yok; hiç mi suyun altında kalmayı denemediniz? Bir insan hangi sebepten olursa olsun, suyun altında kendini bırakarak intihar edemiyorsa, bir başkasının isteğiyle de ölüm orucuna girerek intihar edemez. Ne uğruna olursa olsun, hangi sebepten olursa olsun. Bir insan ölüm orucuna girebiliyorsa, o insan bir ideale, bir düşünceye, bir eyleme kendine inandığından daha fazla inanmış demektir. En azından ölüm oruçlarını emre, zorlamaya, tehdide bağlamayalım.