12 Aralık 2012 Çarşamba

Vajinadan Utanmak

Üç aşağı beş yukarı Dünya nüfusunun yarısında bulunan, bulunmayan diğer yarısının da hatırı sayılır bir çoğunluğunun dünyaya merhaba derken kullandığı, hemen hemen her insanın ölmeden önce bir şekilde haşır neşir olduğu döl yoluna vajina diyoruz. Aynı vajinayı büyük bir devlet sırrıymışçasına saklıyor, tü kakalaştırıyoruz. Kaka ettiğimiz yetmezmiş gibi, bir de üzerini toprakla örtüyoruz ki, kokutmasın etrafı, rahatsız etmesin bizi. Öyle bir şey yokmuş gibi davranırsak, sessizce kulaktan kulağa kulak doldurarak konuşursak, cinsellik ve cinsiyet üzerinden var olagelen sorunların da ortadan kaybolabileceği ümidini taşıyoruz. Belki de tüm bunları düşünmüyor, "dinimiz amin"in bir gerekliliği olarak emrin demiri kesmesini kabul ediyor, düşünmekten imtina ederek, vajinayı zinayla ilişkilendirip gördüğümüz halde görmüyormuş, dokunduğumuz halde dokunmuyormuş, bildiğimiz halde bilmiyormuş gibi yapıyoruz. Yaptığımız da yetmiyor, başkalarından da bu tavrı bekliyoruz.

Yaşayabilmek için dine ihtiyaç duyan garip toplumun gariban bireylerinin vajinaya bu minvalde bakması kabul edilebilir olmasa da, anlaşılabilir bir durumdur. Dinin rahatlatıcı, uyutucu ve uyuşturucu etkisiyle yaşayabilen insanların, bireysel aklı yok sayarak, vajinadan bahsetmezsek "vajinal problemler" de yaşamayız cinliğine teslim olmasından başka çıkar yolunun olmadığını da düşünebiliriz. Ancak bir ülkenin başbakan yardımcısı; bir kadının vajina demesinden dolayı(hem de evli ve çocuklu) yerin dibine battığını söylüyorsa, bunu ne kabul edebilir ne de anlayışla karşılayabiliriz.

Kamer Genç'in mesir macunu itirazına; mesir macununun viagra olmadığını, kuvvet iksiri olduğunu söyleyip Kamer'i aklı uçkurunda olmakla itham eden Bülent Arınç, Aylin Nazlı Aka'nın kendisine bakarak konuşmasından utanıp-sıkılabileceğini söyleyerek; esasında kimin aklının ne şekilde çalıştığını belli etmişti. Bülent yaptığı hatanın farkında olacak ki, hatayı daha büyük bir hatayla unutturmak istediğinden olsa gerek, Aylin'in kürtajın yasaklanması ile alakalı olarak söylediği "başbakan vajina bekçiliğini bıraksın" sözlerine atıfta bulunarak; evli ve çocuklu bir "kadının" kendi organından bahsetmesinden dolayı yerin dibine battığını, utandığını, kıpkırmızı kesildiğini söyledi. Aynı Bülent; başbakan eylemci kadın hakkında "kız mıdır kadın mıdır bilemem" derken ya da çiftçiye "ananı da al git" derken de bu denli yerin dibine batmış mıdır, utancından kıpkırmızı kesilmiş midir kendisine sormak gerekir. Cinselliğin ve cinsiyetin hakaret olarak kullanılmasından rahatsızlık duymayan, duysa dahi bu rahatsızlığını açıklamak gereği duymayan Bülent; evli ve çocuklu bir kadının, sözlüğün ilk anlamıyla vajinadan bahsetmesinden rahatsızlık duymuş, duymakla yetinmemiş, bunu açıklama gereği de hissetmiş.

Bülent'in rahatsız olmasının nedeni; "vajina"nın kendisi midir, yoksa ağzından vajina kelimesi çıkan insanın, bir kadın olması mıdır; bilmiyoruz. Peki bu kadının evli ve çocuklu olması, Bülent'in rahatsızlığını arttırmış mıdır; şüphesiz. Üniversitelerde, liselerde derslerde öğretilen "vajina"dan, Bülent nasıl rahatsız olmayı başarmıştır; muamma. Cinsiyetçiliğinin farkına varamayacak kadar mantıktan uzak olan Bülent; vajinadan sadece erkeklerin bahsedebileceği sonucuna nasıl varmıştır; sanırım resmi dini anlayışa teslim olarak. Kendi organından bir kadın bahsedemeyecek de, kim bahsedebilecektir; Bülent hangi cinsiyet grubuna dahilse o grup. Vajinadan bahsedilmeden, kürtajdan bahsedilebileceğini zannedecek kadar akılsız bir insan mıdır Bülent; şüpheli. Yoksa politik manevralarla, halkın dinci yanını okşayarak, Aylin'i hedef tahtasına oturtma peşinde midir Bülent; absolutely.

Bu soruların hepsine tek tek cevap verirsek, utanılması gerekenin, yerin dibine girilmesi gerekenin ne olduğunun da farkına varırız. Bülent illa ki bir şeylerden utanç duyacaksa; doktora gittiği zaman karımı kadın doktorlar muayene etsin diyen zihniyete göz gezdirebilir, bu kadar çok yerin dibine batmak istiyorsa, kadınlık ve kızlık arasında hiyerarşi kuran zihniyete bakabilir, kıpkırmızı kesilmekten mutluysa utancından, çocuk gelinlere, kendi evinde kendi yatağında kendi kocasından cinsel şiddet gören insanların durumuna bakabilir. Bu ve buna benzer onlarca, yüzlerce meseleye gözünü kapatıp; bir kadının vajinayı cümle içerisinde kullanmasından dolayı yerin dibine batanlar, battıkları yerden çıkmazlarsa, en azından sorunlarını konuşabilen bir Türkiye'ye kavuşabiliriz.

Vajina, kadın vücudunda bulunan, sıradan bir organdır. Toplum bu organa gereğinden fazla önem atfetmiş, tabulaştırmış olabilir. Bu sebepten vajinayı saklamak, toplumun baskısı altında şekillendirilen bireysel aklın sonucu olarak anlayışla karşılanabilir. Kanser hastasını kanser olduğu için suçlayamayacağımız gibi, vajinadan utanan insanları da, bu akıl tutulmalarından dolayı suçlayamayız. Ancak vajinadan bahsedenleri toplumun önüne atmak, vajinadan bahsedildiği için yerin dibine batacak kadar utanmak, ve bu utancı dillendirdiği için, iktidar partinin milletvekilleri tarafından çok mühim bir şey söylenmişçesine alkışlanmak, ancak ve ancak sakat bir zihniyetin yavşak sonucu olarak adlandırılabileceğini de söylememiz gerekir. Kendisine vajina sunulmasından değil, vajinadan bahsedilmesinden bile utanıp-sıkılanlar, olsa olsa sakat cinsel dürtülere ve akla sahip olanlardır. Tedaviye ihtiyaçları olduklarını kabul edip, en kısa sürede psikolojik destek almalı; ülkemizin kadınlarına artık bir rahat vermeleri gerekir. Bu zihniyettir ki, yıllar yılı kadını kendisiyle alakalı karar mekanizmalarının dışında tutmuş, tacize, tecavüze mahkum etmiş, erkeğin istetmesi haline getirmiştir. Bu zihniyetle mücadele etmeden, bu zihniyete karşı ses çıkarmadan, kadının kurtuluşu, kadının var oluşu mümkün değildir.

Vajina; vajinadır Bülent. Ve bizim orda göte de, göt derler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder