31 Mayıs 2011 Salı

Seks İşçiliği Üzerine

Seks İşçiliği Üzerine

Toplumumuz tarafından ayıplanan mevzulardan biri de evlilik dışı cinselliktir. Ancak hali hazırda var olan devlet kontrolündeki genelevlere halkın güçlü bir tepkisi oluşmamakta. Bu da hem devlet nezdinde, hem de halk nezdinde seks işçiliğini meşrulaştırmaktadır. Peki nasıl olurda her hangi bir zihniyet para karşılığında beden satmayı meşru olarak görebilir?

Bunun belli açıklamaları yapılmakta. 

Zamanında Süleyman Demirel "Genelevleri kapatalım da millet bizi mi siksin" gibi fütursuzca bir beyanda bulunabilmiştir. Süleyman Demirel bu sözüyle uçkuruna sahip çıkamayanların, bir kısım çaresiz, parasız ya da cahil insanı göz göre göre sömürmesini mazur görmüştür. Sadece bu cümle bile devletimizin seks işçiliğine bakışını gözler önüne sermekte. 

Seks işçiliğini meşrulaştırırken söylenilenlerden biri de, seks işçilerinin bu işi yapmaya mecbur olmadıkları, kolay para kazanmak için bu işi seçtikleri söylemidir. Bir an için bu savın doğru olduğunu düşünelim. Peki aynı düşünceyle hırsızlığı meşrulaştırıyor muyuz? Hırsızlıkta bir mecburiyetten öte kolay para kazanmak için seçilen bir hayatını devam ettirme yöntemi değil midir? Hayır meşrulaştırmıyoruz, çünkü hırsızlardan zevk almıyoruz, hırsızları sömüremiyoruz.Hırsızlardan hırsız olmadıkça çıkar sağlayamıyoruz. 

Gelelim seks işçilerinin bu işi seçme sebebine. Evet bir kısım insan gerçekten de sadece kolay para kazanmak için bu mesleği seçmiş olabilir. Ancak büyük bir çoğunluğun bu işi mecburiyetten dolayı yaptığını kabul etmemiz gerekir. Yani işçilikten de çıkıp köle olarak çalıştırılmaktadırlar. İşi bırakmak istediklerinde kaba kuvvete maruz kalmakta, buna rağmen işi bırakmayı başarsalar bile bu sefer toplumsal dışlanma ile karşılaşmaktalar. Kaç tane iş sahibi, işe eski bir seks işçisi alır? Siz alır mıydınız? Peki diğer grup için ne düşünmeliyiz? İsteyerek, iyi para kazandırdığını düşünerek bu işi yapan grup hakkında? Evet suçun büyük kısmı yine bizde. Hırsızın hiç mi suçu yok diyebilirsiniz. Evet tabi ki var. Ancak bizim suçumuzun yanında esamesi bile okunmaz. Nedir peki bizim suçumuz? 

Öncelikle günümüzde maddiyatı o kadar ön plana çıkardık ki, artık manevi duyguların neredeyse hiç bir önemi kalmadı. Artık birine olan aşkımızın sebepleri sorulduğunda karizması, kariyeri, parası ön plana çıkıyor. Bu maddiyatı o kadar büyütmüşüz ki bir insan sırf bu maddiyata ulaşmak adına kendini pazarlamaktan çekinmiyor. Hiçbir şey, bir şeyi maddi bir kazanç uğruna yaptığın zaman, olması gerektiği gibi olmaz. Mesela, kariyer için değil, cehaletten sıyrılmak için okumak. Para için değil haz almak için seks yapmak. Herhangi bir eylemin gerçek tadını veren de budur. Ancak bugün bunları unutmuş durumdayız. Sadece suçumuz bu mu? Hayır. O kadar riyakar insanlar haline geldik ki, filhakika kendimizi bile tanıyamaz olduk. Seks işçilerini küçümseyen, toplum içerisinde beraber gözükmek istemeyen insanlar kapalı kapılar ardında bu insanlara dakikalık zevkler için para vermekte her angi bir sakınca görmez. Ne kadar ironik bir durum, ne kadar acınası bir davranış. Küçümseyip elimizin tersiyle ittiğimiz insanlara bir çoğumuzun en sevdiği değer olan paramızı veriyoruz. Seks işçisi ise en azından bizim taktığımız bu iğrenç maskeleri takmaz. Ve maalesef suçlarımız bu kadarla sınırlı değil. Seks işçilerine bu denli talep olmasaydı, seks işçiliğinden bahsedebiliyor olur muyduk? Tabi ki hayır. Bir şey için talep olmazsa o şey ortaya çıkmaz. Yani önce birileri seks işçisi diye bir şey ortaya çıkartıp sonra da bunları birilerine pazarlamayı düşünmez. Önce pazar ortaya çıkar, ve bu pazarı gören birileri bunu kendisi için faydalı bir sektöre denüştürür. Yani biz talep etmeseydik seks işçileri var olmayacaktı, suç yine yeniden bizim. 

Bir an önce bu suça ortak olmayı bırakmamız gerekiyor.Evlilik dışı ilişkiye karşıyım diyip seks işçiliğine ses çıkarmama ikiyüzlülüğüne düşmememiz gerekir. Seks işçilerinin mücrim değil mağdur olduğunu kabul etmemiz, ve bu mağduriyetten faydalanılmasını engellemek için elimizden geleni yapmamız gerek. Elimizi taşın altına koyma vaktimiz çoktan geçti. Artık her şeyimizle taşın altına girmek zorundayız. Bir hayatın daha yitip gitmemesi için derhal. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder