20 Eylül 2011 Salı

Günlük-1

Son zamanlarda günlük tutmaya çalışıyorum. Neden günlük tutmaya çalıştığımı düşündüğüm zaman aklıma gelen tek şey; yazar olabilirsem eğer, beleşten bir kitap daha çıkartmak oluyor. Ancak günlük tutmanın bana göre olmadığının farkına varmam çok uzun sürmedi, en azından düzenli bir günlük tutmak. Her günün sonunda, "sevgili" günlüğünü açıp bir şeyler karalayanlardan olamadım. Zaten her sabah okuluna gidenlerden, işine gidenlerden, her akşam uyuyanlardan, her gün yemek yiyenlerden de olamamışımdır hiçbir zaman. Uykum gelince uyur, yemek bulunca yer, arkadaşları görmek isteyince okula giderim. Hemen hemen herkes serseri ya da aylak olduğumu söyler, kaybolduğumu, tutunamadığımı söyler, kendi hayatlarından mutlu olurlardı. Bir kaybedeni izlediğini düşünmek, herkese kazandığını hissettirir. Kumarhanelerin her zaman kazanmasının sebeplerinden biri de budur.

Dünyadaki her şeyin bir zamanı, bir modası vardır. Hayvanların, bitkilerin, ayın, yıldızların, romantizmin, erotizmin, kılık kıyafetin, diş macununun , tuvalet kağıdının, güzelliğin, ahlakın, soyluluğun, ırkçılığın, yazmanın, sevişmenin, okumanın, sarışın kadınların, kaslı erkeklerin, don lastiğinin, insanın; özellikle insanın... Dünya evrenin en büyük kara deliği olmasa da, en çok çeşitliliği silip süpüren, yutan kara deliğidir hiç şüphesiz. Bir ara dinazorlar modaydı, sonra diğer yırtıcı hayvanlar, şimdilerde insanlar moda; en güçlü tür olduğumuzu düşünüyoruz. İnsanların zamanı biterken çevrede olmayı çok isterdim. Panik içerisindeki embesil insanların yüzüne piç bir sırıtış yollamaktan daha zevkli iki şey olabilir; alkol ve seks. Alkol ve seksin bile modası geçti. 68'leri yakalayamadım. Oysa ne güzel yıllardı; sevişerek, içerek, uçarak geçen yıllar. Artık alkol ve seks severlik hastalık olarak algılanabiliyor. Hümanizm gibi. Yakında insan olmak bie hastalık olarak kabul edilebilir. Ne de olsa modası geçecek. Neden olmasın?

Dedim ya günlük tutmak bana göre değil. Çok düşünüyorum. Günlüğe bu kadar düşünce aktarılır mı? Beceremiyorum.

Becerememek diyince aklıma geldi. Geçenlerde erken boşaldım. Ciddi ciddi erken boşaldım. O kadar erken boşaldım ki, daha kıyafetlerimizi bile çıkartmamıştık. Gerisini siz düşünün artık. Kötü bir durumdu. Hatunla öpüşürken şunu söylediğinizi düşünün; "sanırım ben boşaldım, donumu değiştirip geliyorum.". Artık o hatunla hiç şansınız yoktur. Kaybedilmiş bir kadın.

Afili bir günlüğüme veda sözü söyleyemiyorum. Günlüğüyle "sevgili" olanları anlayamadığımdan olsa gerek. Söylenecek çok şey, yazılacak daha çok şey var. Başka günlere kalsın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder