8 Şubat 2012 Çarşamba

Dindar Nesil Yetiştirmek!

Başbakan dünü çabuk unutmuş gibi. Daha düne kadar kendisinin şikayetçi olduğu ne kadar şey varsa, şimdi aynılarını kendisi yapıyor. Yargının siyasallaşmasından dem vuruyordu, şimdi kendi lehine siyasallaştırdı. Dinsiz nesil yetiştirildiğinden bahsediyordu, şimdi kendisi, kendince iyi olanların doğrultusunda bir nesil yetiştirme peşinde. E, sormazlar mı adama, bu ne yaman çelişki Tayyip diye? Anlaşılan insanların dertleri yargının siyasallaşması değil de, kendileri aleyhinde siyasallaşması; ya da, nesillerin devlet eliyle beyninin yıkanması değil de, kendilerinin doğru bulmadığı şekilde beyinlerinin yıkanması. Söylesene Tayyip ne oluyor, oran buran ayrı oynuyor?

Siyasetçilerin orasın burasının ayrı oynamasına alışkınız. Nitekim, daha düne kadar, "dün dündü, bugün bugündür" diyen bir cumhurbaşkanımız vardı. İyi bir siyasetçi olmanın temel koşullarından birinin iyi bir yalancı olmak olduğu herkesin dilinde. Siyasetçilerin yalanlarına alıştık, kanıksadık, artık bu yalanlara itiraz etmek bir yana, olumlu bulmaya bile başladık. Bir siyasetçi yalan söylediği zaman, söyleyecek tabi ki, yoksa devlet işleri yürümez diyen bir avam sınıfı oluştu. Adı üstünde avam işte, ne bekliyoruz ki? Başbakan çocuğuna gemicik mi almış, alacak tabi ki, başbakanın çocuğu almayacakta ben mi alacam diyenlerin çoğunlukta olduğu bir ülke burası. Bizim de ona göre bir anlatım tutturmamız, bizim de halka bu şekilde yaranmamız mı gerekiyor? Hiç sanmıyorum.

En iyisi konuyu çok dağıtmadan, hafif bir falsoyla konuya geri döneyim. Recep Tayyip dindar bir nesil yetiştirmek istediklerinden bahsetti geçenlerde. Böyle nur yüzlü, badem bıyıklı, mini mini minnoş insancıklar istiyoruz, cebinde parası altında cipi, kollarında bilezikleri, parmağında yüzükleri, saray yuvalarında oturan, kıçlarında kuş tüyü yastıkla dolaşan, ipekler içerisinde bir nesil yaratacaz dedi. Ya da dindar bir nesil deyince Tayyip, ben öyle anladım. Ne bileyim, son zamanlarda dindar deyince aklıma bunlar geliyor. Artık dindar deyince aklıma Muaviye geliyor. Ebu-Zer, Ömer, Ali dindar değillermiş herhalde diyorum. Yanlış anlamışlar bu dini.

Dindarlık tanımı yapmadan önce, ya da dindarlığa sataşmadan önce, nesil yetiştirmekten bahsetmek lazım biraz. Hatta daha da özelleştirip, daha da daraltalım mevzuyu, bir tek insanı yetiştirmekten bahsedelim. Sonra da aklınıza hıyar yetiştirmenin gelip gelmediğini sorayim? Bir insandan bahsediyoruz burda, hıyardan değil. Hıyar yetiştirilir, insan ise yetişir. Anne-babaya bırakılan, bahşedilen, anne-babanın da durduk yere sahiplendiği yetiştirme işine dahi karşıyım. Bir insan sırf Türkiye'de doğduğu için müslüman olarak yetiştirilemez. En başta islamın mantığına ters bir durum bu. İslamiyette seçim önemlidir. İnsan kendi tercihini yapmalıdır. Ancak bizim ülkemizde olaylar bu şekilde yürümez, daha doğarken beraber kimliğinize dini islam diye yazılır. İki dakika durun lan, daha yeni doğduk. Hemen nasıl müslüman olduk babasını satayim. Önce bir evrim teorisini okusaydım, sonra bir Kuran'ı İncil'i Tevrat'ı felan okusaydım, sonra karar verseydim ne olacağıma? Daha iyi olmaz mıydı? Ha pardon, annem-babam ne derse ben oydum değil mi, unutmuşum. Annem-babam ateistse ben de ateistim, müslümanlarsa ben de müslümanım, yahudilerse yahudiyim, hıristiyanlarsa hıristiyanım. Bu ne lan? Devlet yönetiminin babadan oğula geçmesine bugün kıçınızla gülüyorsunuz, ancak bunlar size normal geliyor öyle mi? E, o halde bende size kıçımla güleyim.

Değil bir nesil yetiştirmek, bir insan yetiştirmek bile mantıksız anlamsızdır, insanın yetişme sürecine katkıda bulunmak esas olandır. Tabi ki insan çocuğum keşke müslüman olsa diyebilir, keşke bunun üstüne bir de kemalist olsa diyebilir, hatta abartıp vatan uğruna gözünü kırpmadan ölüme atlasa da diyebilir(bunu söyleyecek kaç ana-baba çıkar, bilemiyorum) ancak çocuğunun bu kalıplarda bir insan olması için baskı yapamaz, böyle bir insan olması için beynini yıkayamaz. Hani kemalistler fettullahçılara kızarlar, beyin yıkıyorlar diye, e sen de çocuğunun beynini kemalist olsun diye yıkıyorsun be adam. Ne farkın kaldı fettulahçıdan? Ama onlar yobaz dediğinizi duyar gibiyim, e sen nesin güzel kardeşim? Yüzyıl öncesinin burjuva demokratik devrimini, hem de tam anlamıyla başarılı olamamış, bir burjuva demokratik devrimin, hala ilerici olduğu iddiasını bize yutturmaya çalışıyorsun. Uyan, uyan sabah oldu, namazını kılmasan da olur. Fransa bunu 230 yıl önce yaptı. Biz hala bu devrimi tamamlayamadığımız gibi, tamamlayamadığımız devrimin başlangıcıyla hala övünüp duruyoruz. Bu mudur sizin ilericiliğiniz? Bırakın bu ayakları. Yıllarca atatürkçü gençlik yetiştirmekten bahsettiniz, şimdi de çıkıp dindar nesil yetiştirmek istiyorum diyenlere sataşıyorsunuz, aklınızı seveyim.

Şimdi gelelim dindarlık mevzusuna. Öncelikle şu soruyu sormak lazım, dindarlıktan kasıt nedir? Sanırım burda hangi dinden olursa olsun, yeter ki dindar olsun denmek istenmiyor. Müslüman bir dindarlıktan ve dindarlardan bahsediliyor. Sonuçta hak din değil mi? İslamiyeti seçmekten daha mantıklı ne olabilir ki? Peki sayın Tayyip, dindarlık kriterlerini kim belirliyor? Kime dindar denilir, kime denmez? Mesela sen dindar mısın? Tayyip'in dindar olduğu yerde, milletin dindar olmaması yeğdir. Zira, böyle bir dindarlık, ne islamiyette ne de başka bir dinde vardır. En azından benim bildiğim dinlerde yok.

Hadi bunu görmemezlikten geldik, sen dindarsın koçum dedik, kendin gibi nesiller yetiştirmek istiyorsun dedik. E, hani laikliği savunuyordun Tayyip? Laiklik bizim için de önemlidir diyordun Tayyip, ne oldu o öneme? Senin laiklikle işinin olmadığını zaten herkes biliyor, bunu zorlamanın manası yok. Zaten dindar bir nesil yetiştirmek istiyoruz diyerek, laiklikle işinizin olmadığını da bir kez daha kanıtlamış oldun. Gerçi şeyhlerin elini ayağını öpmekten buralara kadar geldin, bu da bir başarı senin için. Çok üzülmemek lazım. Kendi düşüncelerini, kendi doğrularını bırakalı çok oluyor sanırım, dün neyi savunuyorsan, bugün tam tersini savunuyorsun, söylesene Tayyip, iktidar bu kadar mı bozuyor insanı? Yoksa Tayyip, her zaman mı böyle yanar-dönerdin?

Laikliği attık çöpe diyelim, geçmişin senin cahilliğindi, şimdi doğruyu buldun da diyelim, sen dindarsın da diyelim, ama Tayyip, sen bir ülkenin başbakanısın, farkında mısın Tayyip? Sadece sana oy verenlerin değil, bu ülkenin başbakanısın, farkında mısın Tayyip? Dindar bir nesil yetiştirmeyelim de tinerci mi yetiştirelim, ateist mi yetiştirelim ne demek Tayyip? Tinerciyi de sen temsil ediyorsun, ateisti de, bunları kötüleyerek, tü kakalaştırarak, kendini kötülemiş oluyorsun, kendini aşağılamış oluyorsun Tayyip. Tinerci neden tinerci olmuş diye araştıracağına, ateistlerin haklarını savunacağına, sen nasıl böylesine keyfince saçmalıyabiliyorsun Tayyip? Aldığın oyun oranı mı seni böylesine bir kendini beğenmişliğe, en iyisini ben bilirimciliğe itiyor Tayyip?

Dün Atatürkçü nesillerin yetiştirilmesine karşı çıktığım gibi, bugün de dindar nesillerin yetiştirilmesine karşı çıkıyorum. Bırakın nesiller kendilerini yetiştirsin, bırakın her insan kendi kararını versin. İsteyen ateist, isteyen komünist, isteyen faşist, isteyen tinerist, isteyen islamist olsun. Bebelerin, çocukların savunmasız aklı ve vicdanına yapılacak devlet müdahaleleri, hiçbir şartta kabul edilemez.

Dipnot: Ayrıca Tayyip; o İdris Naim Şahin midir nedir? O ne komik bir insan lan öyle? Bakanları, tombalayla mı seçiyorsunuz, uzun çöp kısa çöp mü yapıyorsunuz ne yapıyorsunuz? Ondan bakan olduğu ülkemde, senin gibi başbakan da olur, Kemal gibi ana muhalefet lideri de olur. Çok garipsememek lazım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder