23 Nisan 2012 Pazartesi

Bugün 23 Nisan; Dehşete Düşüp, Vahşetle Kutsanıyor İnsan

Bugün 23 Nisan; Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın bugünkü halini alışı, biraz karmaşıktır. Şöyle ki; ilk önce 1 Kasım'da kutlanan; Hakimiyet-i Milliye Bayramı ve meclisin açılışı sebebiyle kutlanan; 23 Nisan Milli Bayramı'nın, 1927'de kutlanmaya başlanan 23 Nisan Çocuk Bayramıyla birleştirilmesinden sonra ortaya çıkan, üçü bir arada bayramdır. 1980 darbesi döneminde Milli Güvenlik Konseyi'nin kararıyla "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" adını aldı.

Çocuk Bayramı'nın amacı muhtemelen savaş nedeniyle öksüz ve yetim kalan çocukların sevindirilmesi işiydi. Bugünlerde tüm hızıyla devam eden devlet makamlarına çocukların geçirilmesi ise, Mustafa Kemal'den beri süregelen bir gelenektir.

Bu kısa bilgilendirmelerden sonra konunun özüne yavaştan yaklaşabiliriz. BDP, meclisin 23 Nisan etkinliklerine kendilerinin katılmayacağını, alternatif etkinliklere yöneleceklerini deklare etti. Bunun üzerine, memleketimin güzide vatanseverleri, "zaten mustafa kemal bu günü orospu çocuklarına değil, dünya çocuklarına armağan etmiştir" gibi söylemlerde bulunmaya başladılar. "Çokta umrumuzda", "biz de siz kutlayın diye ölüyorduk" dediler.

Öncelikle orospu çocukluğuna değinmekte fayda var. Dün bir internet forumunda şunları yazmıştım;

"şü küfürsever arkadaşlara birazcık sosyoloji, mantık dersi verelim.

öncelikle çocuk bayramı; çocuk bayramıdır, orospu çocukları hariç tutulmamıştır. zira çocuk; sadece çocuktur. annesinin-babasının yanlışlarından sorumlu tutulamaz. peki orospuluk yanlış mıdır, tartışılır. bildiğim kadarıyla bilimi kendine bayrak edinmiş, demokrasi savunucusu olduğunu iddia eden her laik ülkede orospuluk, meşru bir memurluk olarak da vardır. bu memuriyetlik olmasaydı bile, orospuluğun yanlışlığını kabul etsek dahi, orospu, orospuluğundan ötürü aşağılanmaz. aşağılanması gereken, orospuyu yaratan-türeten toplumdur.

bu nedenlerden ötürü artık o aklınızı ve vicdanınızı tamamen kapatmanıza sebebiyet veren nefretinizi, başka cümlelerle kusun ki, mantıksal hatalara düşüp durmayın." 

Tekrar tekrar söylemekte fayda var. Gerçek anlamda bir orospu çocuğu olmanın, çocuğun, çocukluğu ile hiç bir alakası yoktur. Dolayısıyla "terörist" çocukları dediğimiz çocukların da, en az "vatansever" dediklerimizin çocukları kadar bu bayramda hakları vardır.

BDP çocuğa şiddete, çocuklara karşı taciz ve tecavüzlere, hapishanelerin çocuklarla doldurulmasına karşı bir politika üretilmemesinden şikayetçi olarak, meclis etkinliklerine katılmayacağını belirtti. Çocukların bu kadar acı çektiği bir ülkede, karar verme mekanizmasından bu kadar uzaklaştırıldıkları bir ülkede, Çocuk Bayramı'nın devlet eliyle kutlanması, apaçık bir ikiyüzlülüktür. Başka bir şey değil.

Bazıları, BDP ve PKK da çatışmada çocukları öne sürüyor, eylemlerde çocuklara taş attırıyor, çocukları düşünseler bunu yaparlar mıydı, onlar da ikiyüzlüler diyor. BDP ve PKK'nın ikiyüzlü davrandığı meseleler vardır. Bir ülküsü olan, bu ülkülerini gerçekleştirmek için uğraşan her partinin-örgütün ikiyüzlü kararları, ikiyüzlü tavırları, reaksiyonları olur. Doğrudur demiyorum, ama olur. Bunlara da itiraz etmek, bunları eleştirmek gerekir. Ancak çocukların taş atması mevzusu bunlardan biri değildir. Kafasına her gün bomba düşen, sokakta her gün, panzer, toma, akrep gören, savaş ortamında büyüyen çocukların, konformizin doğası gereği taş atıyor olması olağandır. Konuyla ilgili olarak Sırrı Süreyya Önder'in cevabı da dikkate değerdir;

Sırrı'nın Cevabı

Bayramın içerisindeki "Ulusal Egemenlik" söylemi ise ayrı bir riyakarlığın göstergesidir. Bir darbe kurumunun, Ulusal Egemenlik adını bir bayrama vermesi ancak bizimki gibi ülkelerde olağan karşılanması mümkündür. Hem ulusal egemenli milletten alacaksın, hem de ulusal egemenlik adı altında bayram kutlayacaksın, bunun da yanına Çocuk Bayramı'nı ekleyeceksin. Nasıl bir akıl, nasıl bir vicdan, anlamak mümkün değil.

Bugün 23 Nisan, tacize uğrayan çocuk tutukluları Pozantı'dan Sincan'a göndermekten başka çözümü olmayanların, her gün hapishaneleri daha çok çocukla dolduranların, çocuk istismarına karşı tek politikası "bizim ülkemizde böyle şeyler olmaz" olanların, ulusal egemenliği halkın elinden alanların göğüsünü gere gere kutladıkları bir bayramın günü. Devlet kurumları ve kuruluşları; çocukların cinsel istismarını, çocukların hapishanelere girişini, çocuğa uygulanan şiddeti önlemek adına ciddi çalışmalar yapmadıkça, topyekün bir gayret içerisine gark olmadıkça, ulusal egemenlik yeniden halka verilmedikçe, darbelerin getirdiği tüm yasalar, kurumlar berhava edilmedikçe, bu bayramın devlet eliyle kutlanması, bu halkı ve tüm Dünya'yı kandırmak değildir de nedir?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder