18 Ekim 2011 Salı

Bir Sarhoşun Notları-7

Semazenlere kimse; "ne o hacı, mal mal dönüyon" diye sormaz. Bir anlamı, bir derinliği vardır. Peki bir sarhoşun dönüşünde de bir anlam, bir derinlik olamaz mı? Allah aşkından döneni bu kadar saygıyla karşılıyoruz da, Allah'a olan aşkını şarapla gösterene niye saygı gösteremiyoruz? Bir şarapçıyla dalga geçmek, şarapçıyı mı küçültür, şarapçıyla dalga geçeni mi? Ahmet Kaya sağolsun, siz kimin, neden içtiğini nerden bileceksiniz?

Geçenlerde yine düşünmüyorken aklıma geldi, sahiden aldatmak nedir? Ortada aldanan kimse olmadan da birileri aldatılabilir mi? Bence mümkün değil, aldanan birileri olmalı ki, aldatma işlemi var olabilsin. O halde sevenini, sevdiğini, bir başkasıyla beraber olmak suretiyle aldattığın kaidesi, aslında bir kaide değildir. Olabilirde, olmayabilirde bir durumdan ibarettir. Yanındaki insanı bildiği bir şeyden dolayı aldatamazsın, aldatman için kandırman gerekir. Bir çoğumuz, sevgilimizin başkasıyla beraber olmuş olabileceğini ya da birileriyle beraber olacakmışçasına konuşmuş olabileceğini biliyoruz. O halde aldatılmış oluyor muyuz?

Eski sevgililerimizin durumu biraz karışıktır. Helede eski sevgiliye karşı hala bir şeyler hissediyorsak. Uzun yılar boyunca birisiyle beraber oluyorsunuz. Sonra gün geliyor, artık ilişki yürümüyor, ayrılıyorsunuz. Ama içinizde hala bir şeyler var. İçin için sizi kemiriyor. Sonra sevgilinizin yeni bir sevgilisi olduğunu öğreniyorsunuz. Kötü bir durum. Eski sevgilinizin her gün sikiştiğini bilmek, siz sikişmiyorken, size o kadar çok dokunur ki, haddi hesabı yok. Şahsen ben eski sevgililerimin bir kişiyle on defa sikişmesinden ziyade, on kişiyle birer defa sikişmesini tercih ederim. O zaman hala kendimi özel hissedebilirim çünkü. Ancak hiçbir eski sevgiliminde gelip benden bu konu hakkında fikir alacağını sanmıyorum.

Kadınlar garip yaratıklar. Sen beraber olmak istersin, kadın beraber olmak ister. Senin için bu kadarı yeterlidir. Ama kadın için asla yeterli olmaz. Bir çok istek çıkar ortaya, ay işte evde kimse olmasın, en yakındaki apartman 50 metre uzakta olsun, odanın rengi kırmızı olsun, yatak istikbalden olsun, prezervatif çilekli olsun. Altı üstü sevişecez yahu. Bir sakin ol, bir kendine gel. Abartmaya gerek yok durumu. Dünyada her gün milyonlarca insan yapıyor yani bunu. Ne gerek var bunu törensel bir hale büründürmeye?

Sık sık söylerim. Evlilik saçma bir kurumdur. Güvensizlik üzerine kurulmuş, mantıklı ancak duygudan tamamiyle arındırılmış, sevgiyle aşkla uzaktan yakından alakası olmayan, sevgililik ilişkilerini bitiren bir kurumdur. Peki ya sevgililik? Günümüzdeki sevgililik anlayışının da bundan çok bir farkı yok. Sevgililerin büyük bir kısmının, birbirini sevmediğinden eminim. Ya seven sevilmiyor, ya sevilen sevmiyor, ya da sevilmeyen sevmiyor da. Yahu o halde ne bok yemeye sevgili gibi takılıyorsunuz lan? Derdiniz ne? Sevişmek için sevgili olmaya gerek yok ki, sevgili olmadan sevişerekte buna gerek olmadığını çok rahat görebilirsiniz. Sırf sevişecez diye, sırf toplum bunu bu şekilde kabul ediyor diye, sevgililiği alçaltmayın, lütfen.

Her zaman yapılan bir geyik vardır. Kadın olan der ki, erkekler şöyle, böyle, erkek olan da der ki kadınlar şöyle, böyle. Tek tek dinlesen herkes birilerinden şikayetçidir. Peki ulan sen ne yaptın bugüne kadar? Sen kaç kişinin ağzına sıçtın, sen kimlerin kalbini kırdın? Çünkü bu kadar insanın ağzına sıçan sen değilsen, ben değilsem, kim ulan o zaman? Kendi ağzımıza sıçıp, kendimiz ağlıyoruz. İsmail YK'ya yaptığı şarkı için gülüyoruz belki ama, bizi beğendiğimiz bizi, bizi beğeneni de biz beğenmiyoruz. Doğruya doğru.

Bugün Radikal gazetesini okurken, bir kitabın tanıtımına denk geldim. Tarihteki, kadınları aşağılayan önemli insanların sözlerinden yola çıkarak bir sözlük oluşturmuşlar. Balzac vakti zamanında demiş ki; "Tüm kadınların serveti iki bacağının arasındadır" Gerçekten merak ediyorum, kadınlar bacak aralarını kapatırlarsa eğer, mevcut ilişkilerden kaçı devam eder. Bence her kadının bunu denemesi lazım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder