7 Ocak 2012 Cumartesi

Bir Sarhoşun Notları

Eskiden düşünürdüm ben, şimdilerde bokunu çıkartıyorum. Düşünmekten başka yapacak işimin olmamasından kaynaklanıyor sanırım. Esasında bunu sormadan önce, düşünmekten başka bir işin olup olmayacağını sormak lazım. Hatta iş nedir? Neye iş denir? Fizik derslerinden aklımızda kalan bir iş tanımından ziyade, sosyolojinin, iktisatın konusu olan işten bahsediyorum. Nedir iş? Mesela bir şey üzerinde ya da bir şeyi kullanarak bir şeyler üretmeye mi denir iş? Kitap okumak iş olabilir mi? Okumanın iş olmadığı yerde, yazmayı iş yapan nedir? Sonucunda maddi çıkar sağladığımız şeyler midir adına iş denilen? Manevi çıkar sağlıyor olmamız, iş olmasını engeller mi? Binlerce soru sorabilir, binlercesine de saçma cevaplar verebilirim. Bu da artık bokunu çıkarttığımın kanıtı sanırım.

Bir sevişenler vardır, bir de sikişenler. Sevişenler, entelektüel, aydın insanlardır, kibardırlar, onlar sıçmazlar mesela, lavaboya giderler, çirkine; çirkin demezler, saçların çok güzelmiş derler, her sabah kalkıp tıraş olurlar, genelde kravat taktıkları bir işleri vardır, vergilerini düzenli ödeyen, kanunlara uyan düzenli vatandaşlardır. Sikişenler ise entelektüel kelimesinden bile gıcık alır, entelektüel olmayı böyle ibnelik gibi bir şey olarak düşünür, gördüğü yerde kafa atar, kibarlığı sevmezler, gardaşım, bacım, yarın ki ihtiyacım diyemedikten sonra, sokayım kibarlığa derler, lavaboya değil edebiyle helaya sıçarlar, çirkine, çirkin, güzele güzel, kısacası göte göt derler, daima kirli sakallıdırlar, yer yer hayvanlaştıkları da görülür, işe genellikle geç gider, vergi kaçırır, kanunların var olma sebebini, onlara riayet etmemekle açıklarlar. Yani kısacası kardeşim, samimi insanlar sikişirler, sevişmek sahtekar medeni canavarların işidir.

Geçenlerde sikişirken farkettim, seksten keyif almıyorum. Ya da daha açık konuşmak gerekirse, sikişmiş olmaktan keyif alıyorum, ama sikişme halinden keyif almıyorum. Pek açık konuşmuş gibi olmadım sanırım. Yani diyorum ki, birileriyle sikişmiş olmaktan keyif alıyorum, hani boşalma dediğimiz orgazm hali felan, biriyle yatıyor olma hali, birini sikme hali bana keyif veriyor. Ancak seks esnasında sürekli olarak kendimi bir sınavdaymış gibi hissetmem, bastır koçum Can diye içimden tempo tutmam, sanki sonuç ne olursa olsun, kendimi özür dilemek zorundaymış gibi hissetmem, seksten keyif almamı engelliyor. Sonuçta keyif almış oluyorum, saçma salak bir şekilde kendimi takdir de ediyorum. Vay be Can, ne koydun ama, ne büyük adamsın sen. Sanki becerme işi çok zor bir işmiş gibi. Tamam, kabul ediyorum, toplumdaki ataerkil algıdan dolayı, becerme işi yüce, ulvi bir iştir, becerilme işi ise kancıklıktır, tü kakadır. Heteroseksüel bir Türkiye erkeği kendini ne kadar geliştirirse geliştirsin bu algıdan kurtulması kolay değildir. Eyvallah, bunu kabul ediyorum. Ancak ne boktan iştir lan, erken boşalınca özür diler gibi bakmak, ne boktan iştir karı orgazm olmuyor diye özür diler gibi bakmak, ne boktan iştir lan çok geç boşalınca özür diler gibi bakmak, ne boktan iştir lan malı kaldıramayınca özür diler gibi bakmak. Geçenlerde Bukowski'nin bir söyleşisini izledim. İlk seks deneyiminden bahsediyordu. İyi becermek için verdiği uğraştan, eğer seks buysa, çok boktan bir şey deyişinden. Türkiye'de seks olgusu, cinselliğin yaşanma şekli iyi yönde gelişiyor. En azından benim gördüğüm bu. Ancak hala, Avrupa ve Amerika standartlarından o kadar uzağız ki, her sekse, bir mücadele gözüyle bakıyoruz, çünkü bizde hala seks, kolay ulaşılabilen bir nimet değil, bizde hala seks bir uğraş sonucunda elde edilen gizli kutu. E haliyle elde edince de, elimizden çabuk gitsin istemiyoruz, bu yüzden de seksi haz aldığımız şekilde yaşamaktansa, nasıl iyi beceririm diye düşünerek yaşıyoruz. Bukowski'nin söylemiyle, eğer seks buysa, çok boktan bir şey.

Bu çağın teknolojisinde, hala seksin bu kadar kapılar ardına atılmış olması, sikişmeyi seven kadınların, bunu dillendiremeyişi, dillendirirlerse orospu olarak görülmeleri oldukça garibime gidiyor. Teknolojiyle ne alakası var diyebilirsiniz, ben de çok alakası var diyip bunu açıklayabilirim. Hatta açıklayayim; çok alakası var, çünkü, teknoloji sayesinde dünyanın her yerindeki yaşam şeklinden, toplumsal normlardan, örf ve adetlerden haberdar olabiliyoruz. Bu sayede, sadece toplumsal kültürümüzle değil, bir çok toplumun kültüründen faydalanabiliyoruz. E o halde neden hala seks, kadınların yapmasının ayıplandığı, erkeklerin de yapmak için uğraş ya da para verdiği bir eylem halinde? İnsanlar donlarının içerisinde bedava çikolata saklıyorlar, bunu da birilerine vermekten imtina ediyorlar. Yahu sınırsız çikolatan var senin, benim de var, onun da var. Çikolata lan bu, kim sevmez ki? Hem bitmiyor, hem de bedava. Üstelik verdikçe de alıyorsun. O zaman bu cimrilik nerden geliyor, bu cimriliğin anlamı ne? Önce sevgili olalım muhabbeti nedir? Önce sevgili olunca ne oluyor? Sevgili olduktan sonra yapılan seks, yenilen çikolata daha mı tatlı oluyor? Seks haz almak için yapılır, sevgililik ise sevdiğin için. Sevgililik bir sonuçtur, seks ise sonuca giden bir araçtır. Bir araca sahip olmanın şartını bir sonuca bağlamak, olsa olsa mallıktır. Hele bir de bunu evliliğe bağlayanlar var ki, o konuya hiç girmiyorum.

Geçenlerde yine sikiştikten sonra farkettim; küçük göğslülerle yatarken, büyük göğüslüleri, büyük göğüslülerle yatarken küçük göğüslüleri; köçük götlülerle yatarken, büyük götlüleri, büyük götlülerle yatarken de küçük götlüleri seviyorum. Yani ne yaparsam yapayim, sevdiğim ölçülerdeki bir insanla yatamamış oluyorum. İnsan evladının elindeki kıymetsizleştirmesine, elinde olmayanı değerli zannetmesine iyi bir örnek olabilir sanırım, bu görgüsüzlüğüm. Komşunun bahçesinin daha yeşil olması, komşunun kazının daha büyük olması gibi. Komşunun olan güzeldir abi, bizimki tırt. O halde dedim kendi kendime, tüm kombinasyonları sağlayacak nicelik ve nitelikte kadınla aynı anda yatmalıyım. O zaman sevdiğim, beğendiğim ölçülerdeki kadınla yatmış olurum. Sonra da bunun mantıksızlığını ve ulaşılmazlığını kavrayıp, en iyisi beğenilerin vücut ölçüsünde olmaması gerektiğine kendimi inandırayim dedim. İnandırabildim mi? Henüz değil. Yakın bir zamanda olacak sanırım.

Erkeklerin kadınlara efendilik taslamasından rahatsız oluyorum. Çok efendi çocuktur, cümlesindeki efendilik anlamında değil, bildiğin efendi-köle ilişkisindeki efendilikten bahsediyorum. Her aklı başında insanın da bundan rahatsızlık duyması gerektiğini düşünüyorum. Ne zaman birileriyle dışarıya çıksam, kadının, sevgilisi olan erkekten bir şeyler için izin aldığını, bir şeyler için minnoşlaştığını görüyorum. Sen kadınsın yahu, tek başına bir insansın. Ne içip ne içmeyeceğini, ne yiyip ne yemeyeceğini niye soruyorsun? Bunu sormaktan nasıl rahatsız olmuyorsun? Bir yere gitmek için izin almaktan nasıl gocunmuyorsun? Giydiğin kıyafet laf edilmesini nasıl hoş karşılayabiliyorsun? Sevdiğim erkek beni sahiplenmeli nasıl diyebiliyorsun? Sen bu kadar küçülmüşken ve küçülmüşlüğünü farketmiyorken, sevgilinden nasıl bir saygı bekliyorsun?

4 yorum:

  1. Baslarini begendim yazinin sonlara dogru azcik sicmissin ama toparlamissin gene de. Herseye ragmen eski yazilarina gore daha surukleyici yaziosun. Yazin sonuna kadar okutuyor kendini

    YanıtlaSil
  2. kimisi sikişten zevk alır, kimisi iyi siktin diyenle sikişmekten zevk alır, kimisi erken boşalanla yatmak istemez, kimisi boşalmayan dişiyle yatmak istemez, istemez yani futbol gibi basketbol gibi defans yapmayı sever hücüm yapmayı sever en iyiyi sever ben mesela kazanmadığım sürece hiçbir şeyi sevmem sezardan gelsin:
    Roma'da ikinci olmaktansa bir köyde birinci olmayı yeğ tutarım

    YanıtlaSil
  3. hoş güzel, yazdıkların okunuyor ama;
    1- bence bukowski okumayı bırak, çünkü öyle bir noktaya varacaksın ki adamın saçmalamaya başladığını düşüneceksin..
    neyse;
    2-bu yazıdan en azından 2 parça çıkar. söylemek istediklerini böl farklı yazılarda bahset. daha akıcı olur zannımca.
    sonuç olarak iyi yazmışsın. devam..

    YanıtlaSil
  4. ilk yorum için;

    yazının sonlarına koyayim, size bir şey olmasın.

    ikinci yorum için;

    işte sıkıntı burda panpa, olayı bir karşılaştırmaya dönüştürmek, senden öncekilerle bir yarışa girmek. seksin içine sıçıyor bence bu durum.

    üçüncü yorum için;

    ilk söylediğinden hiçbir bok anlamadım. bukowski candır, can olması çoğu zaman saçmaladığı gerçeğini de değiştirmez. zira saçmalamak, çoğu zaman, saçmalamamaktan daha anlamlı sonuçlar doğurur. yazıdan çıkacak parçalara gelirsek, bir sarhoşun notlarını yazarken, her paragrafı birbirinden bağımsız olarak düşünerek yazıyorum. paragraflar arasında bağlantı kurmuyorum. bazılarının birbirine yakın oluşu tamamiyle tesadüf, aklıma ne gelirse, onu yazıyorum.

    her üç yorum için de;

    teşekkür ederim. yorumlarınız daim olsun efendim.

    YanıtlaSil