30 Aralık 2011 Cuma

Uludere'de Birlikte Yaşam Bombalandı

Haftalardır, haberlerde şu kadar PKK'lı öldürdük gibilerinden haberler yapılıyordu. Gerçi öldürdükten ziyade, etkisiz hale getirildi deniliyor, öylesi daha makbül oluyor sanırım. Bizde bağırdıkça bağırdık, öldürmek çözüm değil paşam dedik, öldürmek çözüm değil ağam dedik, yapmayın, etmeyin dedik. Oturup konuşun dedik, dinletemedik.

Peki neden oturulup konuşulmak istenmedi? Sebebi silah bırakıp gelen PKK'lıları karşılayan halkın, silah bırakılmasına, barışa yaklaşılmasına karşı duyduğu aşırı mutluluk, aşırı sevinç haliydi. Bir nevi, halka, barışa çok seviniyonuz, o halde bunu elinizden almalıyız denildi. Açılım için vatan hainliği denildi. Açılım oldu bir fırtına öncesi sessizlik, sonrası malum. Haftalardır devam eden operasyonlar, hareket edene karşı açılan ateşler, yağan bombalar.

Sonra bir gece haberiyle öğrendik ki, otuz beş insanımız, sivil-kaçakçı otuzbeş insanımız terörist zannedilerek bombalanmış, katledilmiş. Haber aldığımda, gece yarısı 4 civarı felandı. Uyumadan önce son kez twitter'a gireyim dedim, baktım ki Hasip Kaplan ölümlerden bahsediyor, hemen televizyonu açtım, tek bir haber yok. Doğal olarak internetten haber kanalları olduğunu düşündüğüm kanalların sitelerine baktım, tek bir haber, tek bir başlık yok. Fırat Haber Ajansı'na bakayim dedim, bir sürü haber, tek tek okudum. Sonrasında tekrar televizyonu açtım, yine tek bir haber yok, internetten Roj Tv'yi bulup izlemeye başladım, Kürtçe yayın olduğundan dolayı, tek kelimesini bile anlamadım, aşağıda zaman zaman yenilenen Türkçe altyazılar vardı. Sonra twitter yazarları devreye girdi ve haberler peşi sıra gelmeye başladı, sabah 7'ye kadar hiçbir Türk haber sitesi, meseleyi duyurmadı. İlk duyuran haber7 oldu. Olaydan yaklaşık 9 saat sonra. Televizyon kanalları uzunca bir süre üç maymunu oynadı. Haber kanallarını kim engelledi, kim sansürledi bilemiyorum. Ancak bir sansür olduğu açıkça belliydi. Valiliğin açıklaması geldiği halde,tv kanalları açıklama yapmamakta direndi. Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklamasından sonra, tv kanalları bu açıklama üzerinden tek tük haberler yapmaya başladılar, CHP hiç beklemediğim kadar duyarlı davrandı, hiç beklemediğim kadar eleştirel bir tavır takındı. BDP zaten ilk saatlerden beri hareket halindeydi. AKP ise ilk açıklamasını akşamüstü 5 civarında yaptı. Yani olaydan yaklaşık 19 saat sonra. İşte bu saatten sonra, tv kanalları çok daha fazla haber yapmaya başladılar. Ancak yine de, olması gerekenin yanında çok çok daha az bir tepki vardı medyada. Yazık ettiler, ayıp ettiler. Haberciliğin tamamen öldüğünü bize gösterdiler.

Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklaması, tamam hata yaptık, ama sor bakalım neden yaptık, minvalindeydi. O yolu daha önce PKK'lılar kullanıyordu denildi, PKK'lıların intikam almak için eylemler yapacağı istihbaratı geldi denildi, daha önce PKK'lılar katırlarla silah taşıyordu denildi, bölge PKK'nın ana kamplarına yakındı denildi. Denildi de denildi; bir, öldürülenlerden özür bekliyoruz denilmedi. AKP cephesi, olayın yanlışlığına dikat çekti, BDP'ye halkı gaza getirmeyin diyerek yüklendi, olayın üstü kapanmayacak, hata varsa sorumlular cezasını çekecek dedi. CHP'li vekiller açık bir şekilde, olayın hata olduğu konusunda birleşip, sorumluların bulunması konusunda hemfikirlerdi. CHP'nin bu tavrına şaşırmadım desem yalan olur. MHP'den ise yapılan bir açıklamaya rastlamadım.

Maalesef olay insanlıktan çıktığını bize kanıtlayan insanları görmemizi de sağladı. Zaten kaçakçılarmış, kaçakçılığın parası PKK'ya gidiyor, orada geziyorsan ölmeyi de göze alacaksın diyen aklıevveller ortalıkta dolanmaya başladı. Öncelikle birkaç söz söyleyelim; bombardımanda ölen kaçakçıların bir çoğu korucu ailesinden. Yani PKK sempatizanı bile değiller. Yaşları genelde yirmiisnden küçük, oniki yaşında olan bile var. Yıllardır bu işi yapıyorlar, askerin haberi var, devletin haberi var. Gittikleri yol belli geldikleri yol belli. E kaçakçının hiç mi suçu yok? Kaçakçının suçu Türk değil de Kürt olması. Önce misak-ı milli de yemein edip, sonra da Lozan'da yeminini bozanların Kürdistan'ı bölmelerine karşı ses çıkarmamış olmları, suçları. Yazıklar olsun önce aileleri bölüp, sonra da onlar kaçakçılık yapsın biz vergi verelim yok ya diyenlere, yazıklar olsun insanların topraklarını ikiye bölüp, araya da mayınlar döşeyip dikenli teller çekenlere. Yazıklar olsun garibanın yanında duramayanlara.

PKK olmasaydı, bu bombalamalar da olmazdı, o insanlar da ölmezdi diyenler var. Analara, bacılara tecavüz edilmeseydi, babanın makatınsa okulan cop, çocuğun ağzına sokulmasaydı, bok yedirilmeseydi insanlara, faili meçhuller yaşanmasaydı binlerce, Türk olmamak yasaklanmasaydı, Kürtçe konuşmak, şarkı söylemek, ıslık çalmak yasaklanmasaydı, PKK'da olmazdı. Hatta daha öncesine gidelim, Allah yaratmasaydı insanları ya da inanmayanlar için söyleyelim, ilk madde evrimleşmeseydi insana doğru, tüm bunlar yaşanmazdı. Bu kadar da mantıksız, bu kadar da akılsız bir savunmadır işte, PKK olmasaydı, bu saldırılar da olmazdı demek.  O yüzden suçu PKK'ya atıp, "oh lan tertemiziz" ayaklarına yatmanın manası yok, aksine mide bulandırıcı.

Bazı insanlar, ama onlar terörist de olabilirdi, insansız hava araçları, termal kameralar bunları nasıl tespit etsin diyenler var. Biz de tam da bu yüzden diyoruz ki, sırf kamerada insan gördün diye, elli kişinin üzerine bomba atılır mı? Madem tespit ettin, takip et, pusu at, bak bakalım kimdir nedir,necidir? Tespit edip takip ettiğin grubun, karakol basma ihtimali var mıdır? Bu kadar da akılsızlık olur mu? Belli ki bizim bir askerimiz öleceğine, bizim bir askerimizin hayatı riske edileceğine, burdaki kaçakçı, terörist, çoban kimse ölsün denmiştir. Bunun başka açıklaması olamaz.

Bir çok Kürt, Uludere katliamından sonra, medyanın taakındığı tavır, halkın takındığı tavır karşısında, bağımsız Kürdistan istencine angaje olmuştur. Milletin birlik ve beraberliğine indirilmiş en büyük darbelerden birisi, Uludere'de yaşananlardır. Bazı vekillerin 33 kurşun benzetmesi, hiçte küçümsenmeyecek, hiçte göz ardı edilmeyecek bir benzetmedir.

Uludere'de belki de bu vatanın bütünlüğü çöpe atıldı, belkide milletin birliği ve beraberliği artık sağlanamayacak kadar yara aldı. Beraber yaşamanın, birlikte yaşamın ipinin çekildiği, boğazlandığı bir olay yaşadık. Ve bunun nedeni sadece insanların terörist zannedilerek bombalanması değil, medyanın suskunluğu, halkın küfredercesine tavrı ve hükümetin vurdumduymazlığıydı. Yazık ettik umutlara, yazık ettik çocuklarımıza, yazık ettik yarınlara.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder